Kültürlerarası İletişim ve Ön Yargılar

Ön yargı herhangi bir kişiye ait olduğu gruptan dolayı oluşturulmuş kanılardır. Kişi ait olduğu grupla birlikte değerlendirilir, o gruptakilere ait ortak özelliklere sahip olduğu varsayılır. Doğduğumuzdan beri çeşitli yargılar edinmeye başlarız. Bu ön yargılar çevresel, sosyal, kültürel birçok nedenden dolayı oluşmuş olur. Bunlar olumsuz olduğunda, karşılıklı olarak birçok soruna neden olabilir. Düşmanca hisler ortaya çıkabilir, dışlama davranışı sergilenebilir, karşılıklı kin ve nefret hissedilebilir.

Ön yargıların en çok sergilendiği ortamlardan biri kültürlerarası iletişimin gerçekleştiği ortamlardır. Kişi farklı kültürden başka birisiyle iletişim halindeyken, o kişiye karşı kalıplaşmış düşünceler ve önyargılar sergilemesi muhtemeldir. Her iki taraf birbirinden uzaklaşmış ve olumsuz duygular hissediyor olabilir. Örneğin, bir kişi karşısındakine nefret, diğeri ise “Nasıl olsa beni sevmez” düşüncesiyle çaresizlik hissediyor olabilir. Karşılıklı düşünceler ve duygular bu şekilde olduğunda ise farklı kültürden biriyle etkili bir iletişim kuramayız.

Peki kültürlerarası iletişimi önyargılardan kurtularak nasıl gerçekleştirebiliriz?

  • Öncelikle sahip olduğumuz ön yargıların farkında olmalıyız. Bunların ne olduğunu, bizi, iletişimimizi nasıl etkilediğini anlamalıyız. Bunun için kendimize “Ben onun için ne düşünüyorum? Bunu, neden böyle düşünüyorum? Bu düşünce, o kişi için geçerli mi? O kişiye karşı nasıl davranıyorum? Bu düşünce, davranışımın şekillenmesinde nasıl bir rol oynuyor?” gibi sorular sorabiliriz.
  • Karşımızdaki kişinin farklılıklarını tanımaya çalışmalıyız. Her bir bireyin farklı bir ortamda, farklı bir kültürde yetiştiğini unutmamalıyız. Farklı kültürlerde yetişmiş iki insan için, aynı hareket bile farklı anlamlara neden olabilir. Bunları anlamak kişileri birbirine yakınlaştıracaktır.
  • Karşımızdaki kişiyi açık ve yargısız bir şekilde dinlemeliyiz. Kalıplaşmış düşünceler bir kişiyi tanırken bize kısa yollar sunabilir ancak her zaman bu düşünceler doğru olmayabilir. Gerçeğin ne olduğunu anlayabilmek için karşımızdaki kişiyi yargısız bir şekilde dinlemeliyiz. Gerçekle kalıplaşmış yargılarımızın yer değiştirmesine izin vermeliyiz.
  • Ön yargılarımızı ve yerini alan yeni düşüncelerimizi analiz etmeliyiz. “Arasındaki farklılıklar neler? Bundan sonra davranışlarımız nasıl olacak? Hani düşünceyle daha doğru bir davranış sergiliyorum?” gibi soruları kendimize sorabiliriz. Aradaki farkı ve etkilerini iyice kavrayıp, başka bir ortamda tekrar bunu kendimize hatırlatmalıyız. Sadece bir kişi ya da bir kültür için sınırlı kalmamalıyız.

Kalıplaşmış düşüncelerimizi fark etmek ve azaltmak kısa sürede gerçekleşebilecek ve tamamen ortadan kalkacak düşünceler olması imkansız. Uzun ve emek isteyen bu süreçte, bahsettiğimiz ya da buna benzeyen pratikleri sürekli tekrarlamak, akılda tutmak süreci kolaylaştıracak ve bize yardımcı olacaktır. Farklı insanları ve yaşam şekillerini tanımaya anlamaya çalışmak her zaman ilk önceliğiniz olsun. Bu zorlu ve uzun süreçte önyargıları azaltmaya yönelik atacağınız her küçük adım, sizin ve iletişimde olduğunuz kişilerin hayatlarının daha iyi olmasına yardımcı olacağını aklınızdan çıkarmayın. Bu motivasyon sizi süreç boyunca ayakta tutacaktır.